Çilingir Sofrası

Yazar:

Tiril beyaz bir örtü serilir önce
Ekmek kızartırsın ince ince
Üstün körü olmasın deyi bir göz attım
Sana çilingir yaptım.

Efendim, çilingir sofrası rakının mezeyle sevişmesinden mütevellit doğan muhabbet isimli sevimli piçkurusudur. Kontrolü zordur. Temizliği zordur. Ama usülünce yaramaz usulünce küfürbaz olursa çok yüksek ses çıkarmazsa hiç büyümesin dersin. Tertemiz kar beyazı tiril tiril örtü gelir. Porselen tabaklarda servis açılır ve rica ederiz tüm gece kahrimizi çekecek, belki gelip iki dublemizi bizimle paylaşacak dostumuza, “ hadi bakalım....”


Et mi dersin balık mı?
Masadaki dostlar hep birden yanık mı?
İster palamut olsun ister köfte,
Dumanı üstümüze sinsin kibarlık hep lafta...

Önden bir peynir ki bu peynir yağlı, orta yumuşaklıkta ezine peyniri olmalıdır. Bunun yanında söğüş domates belki biraz turşu ve de dilimlenmeden soğutulmuş kavun kabuğundan ayrılıp yarım ay şeklinde tabağa konur(dilimledinmi suyu akar servis piç oluyor) .İlk dubleler biraz da serinleme amacıyla hızlı içilir. Mevsim yazsa suyumuz buzlu olur. Rakımızı buzlamak yerine buzla soğutulmuş bardağımızla rakıyı dumana döndürmek evladır.

Rakımız soğuk olsun
Mezeler bozulmasın
Mezelere koyayımda
 
Size bişey olmasın

Neyse efendim. ilk dubleler yuvarlanır. Sakilik tabiki masanın en küçüğüne düşer. Süzme yoğurttan iri hıyartlı bol sarımsak naneli bir cacık eşliğinde et ,yok mu? Edirne ciğer tava veya az yağ ve baharaklı bir köfte veya patates haşlama ve roka eşliğinde lüferler gelir ya da.. olmadı ? Torik lakerda... Ağır mı olur. Hemen soğuk mezeler gelsin.. Çalı fasulye ,haydari ,tarator , cacık, bol limonlu topik...ama cacık yok mu trakya usülü bir tava yoğurdu güzel kayar allahıma. muhabbet demlenmiştir artık yeryer ince saz eşliğinde dağıtmadan bir ezgi yükselir masadan...

Ben melanet hırkasını kendim giydim elimle.
Ar namus şişesini taşa çaldım kime ne.
Ah, haydar haydar, taşa çaldım kime ne..

Nesimiye sormuşlar o yar ile hoşmusun.
Hoş olayım olmayayım o yar benim kime ne.
Ah haydar haydar, o yar benim kime ne...


Sohbet ganidir. Kimse cıvıtmamıştır. Masaa yumruklanmaz, Kül tablasında izmarit birikmez. Masa ilk anki güzelliğiyle gelin gibidir. Rakılar dolar, mezeler tazelenir, itiraflardan tutunda en galiz laf sokmalara kadar herşey söylenir de kimsenin ruhu incinmez. Saatler salise olmuştur tadından yenmemektedir. O tada sahip çıkmak, büyüklerin görevidir...



Dertler temenniler hayat dersleri bitmiştir artık. Rakılar ısınmaya başlamıştır. Rakının adını kirletmenin gereği yoktur. Soğuk bir yaz meyvesi tabağına mütevellir az şekerli bir türk kahvesi gelsinde artık kalkalım dersiniz...Hep çoğul konuşursunuz ama... Etrafınıza bakarsınız ve dersinizki “lan daha sık yapalım be!”

Gönül ne mey ister, ne meyhane,
Gönül muhabbet ister mey bahane.
Böyle olur sohbet dostlar olunca,
Giden gider, biz burdayız, canlar sağolsun...
Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa