Eski İstanbul Vol. 3 - Arif Bey ile Matlı Mustafa'nın Kapışması

Yazar:

Paşalık devrinde kabadayılık yapan paşalar olduğu gibi, kabadayılıktan paşa olanlar da vardır. O devirde İstanbul'da kendilerine mahsus teşkilatı olan
üç kuvvet bulunmaktaydı: Fehim Paşa, Ali Şamil Paşa( Kürttür ve adamları da öledirler.., Arnavut Tahir Paşa( adı üzerinde)..


Bunların içinde Fehim Paşa ile Arnavut Tahir Paşanın adamları arasında son derece kanlı çarpışmalar geçiyor. Ne zaman bu iki evlet adamının kabadayıları birbirlerini görse saldırmalar tabancalar çekiliyor, millet birbirine girip, kafa göz Allah ne verdiyse girişiyorlar.

Arif Bey, Fehim Paşanın baş kabadayısı olarak biliniyor. Kendisi İstanbulun tozunu yutmuş beyefendi bir insan. Ama Matlı Mustafa, eşkiyalıktan gelme bir Arnavut ve anlatılanlara göre, bayağı heybetli, canavar ebatlarında bir abimiz (ne olur ne olmaz aga gelir melir). Canımız Mustafa Abimiz, alkolünde etkisiyle ne zaman içse Fehim Paşaya sövmeyi adet edinmiş, terbiyesizliği iş bilmiş bir insan azmanı (gider yapıyorum). Gene Matlı Mustafa, zil zurna sarhoş olduğu bir gün, Peranın en canlı anlarından birinde gemi azıya alıyor, başlıyor Fehim Paşa'ya sövmeye. Bu esnada da , Arif Bey, nargilesini içmiş caddeden Tünele doğru giderken, millet Mustafa yı toparlamaya çalışıyor. Matlı Mustafa, bu esnada ellerinden kurtulup, “Aha mori” diyor, “Fehim pezevenginin bir köpeği de na bu Arif tir” diyor. Bunu duyan Arif bey “Bana mı diyorsun? şeklinde sorunca Mustafa “ Babana mı diyorum? Elbet sana diyorum “ şeklinde şekilsizce mukabele ediyor Mustafa... Arif Bey sinire kesiyor.. Mustafa tabancasına davranmadan Arif Bey İstanbul'a nam salmış tokatlarından birini Mustafa'ya patlatıyor. Mustafa Alkolünde etkisiyle toparlanmaya fırsat bulamadan , Arif Bey Mustafa'yı ensesinden tutup Galatasaray' ın ortasına kadar döve döve getiriyor, belinden de tabancasını alıp, polislere teslim ediyor .

Bunun duyulması kısa sürmüyor. İstanbul konuşan şehir neticede... Fehim Paşa hemen, Arif Bey e haber gönderiyor. Evinde paşayı ağırlayan Arif Bey, yakınlığı günyüzüne çıkarmamak adına, tevazu gösteriyor. Bana küfrettiği için biraz itiş kakış oldu diyor... Tevazu kabadayılığın şanından tabii... İcraatı anlatmak, çiğlik...külhanbeyliği...


Neyse Arif Bey'le Mustafa'nın kapışması bire bin katılarak anlatılıyor. Kendisinin koruması üzerine sürekli Arif Bey'e nasihat ediliyor ama adam kabadayı. Kardeşi gibi olan Karamusallı Tahir, ne kadar “Hasmın karınca da olsa, kendini merdane bil Arif ağabey” diye telkinlerde bulunsa da , Arif bey, “merak etme “ şeklinde mukabele ediyor...

Tahir, Bulgar Filipin Meyhanesine demlenmeye gider bir gün... Matlı Mustafayla aralarında bir kapışma olur. Arnavudun eli, Tahirin kamasını alırken kesilir ama Mustafa davacı olmaz. Mustafa, sonrasında Tahir Bey'in, ikinci kapışmalarında “erkek.e kabadayıca kapışalım, çek silahını “ şeklinde giderine şaşırır. Cesaretinden dolayı duraksar. Tahir “Arif beyle kötüysen senle ben de kötü olurum yoluma çıkma” deyince Mustafa Tahire bulaşamaz....

Mustafa tabi Arif Bey'i sürekli takip etmektedir bu esnada. Yakın dostu Lala Dimitri ile Meyhaneye giden Arif Bey'in Mustafa'yı gördüğünü farketemeyen Dimitri, rakının sertliğini bahane edip Arif'i o kadar o mekandan çıkarmaya uğraşsa da Arif inat eder ve mekandan ayrılmaz.

Meyhaneci mezeleri getirir, sofrayı donatır..Bu esnada erketede olan Mustafa:
“Tinya Tintata... “şeklinde selam verince Arif bey, “Akşamlar hayır olsun Mustafa..”şeklinde cevaplar...Konuşma fırtına öncesi sessizlik gibidir...hemde sayılı fırtına...
Mustafa Sorar..
-Nasılsın?
-Demir gibiyim.
-Görüyorum mori eşek gibisin...
Arif ayağa kalkar:
-Vay pezvenk.. Sen kime eşek diyorsun?
Mustafa'nın masasına bir iskemle uçar.. Millet Kabadayıları ayırır ; araya kimler kimler girmez ...adamlar ellerinde silahla karşılıklı kalırlar... Mustafa davanamadan Arif Bey mustafayı kalbinden vurur.. Bu esnada mustafa 2 el ateş edip yere düşer. Arif bey tam" kaldırın şunun leşini"  diyecekken vurulduğunu farkeder...Mustafa'nın ise kurşun ceket cebindeki tabakada kalmıştır... Kol gelir.. Arif Bey'i alırlar Hastaneye götürürler ama o gece bu İstanbul'un en büyük sayılı fırtınalarından birinin sonu olur... Mustafa ile nefs-i müdaafadan beraat eder...








Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa