Şaşırganotu Vol.2 Tüketmekten Tüketim , Değmekten Değer

Yazar:
Selam beybidoller;


Afiyette olduğunuzu default olarak kabul edip hemen girişiyorum ağız burun. Evde malak gibi yattığımdan mütevellit genel itibariyle çalışmayan insanlarlan muhattabım. Bunlarında yaş aralığı; efendime haykırayım; 19 ila 23  arasında. Etrafımdaki insanlar çok eleştirdiğimi sanki kendimin ne bok olduğunu yüzüme vuradursunlar hiç sallamadan ağzıma geleni söylemek istiyorum bu kendimden sonraki nesil hususunda. 


Yahu tüketim toplumu klişesi ardına da saklanmak istemiyorum gerçi ama cidden çok acınacak haldeyiz memleketin genç nüfusuna bakarsan. Şimdi aramızdan birileri kesin çıkar derki 1 ama ben onu yapmıyorum ama bunu da yapıyorum hattı zaatında" falan, umrum olmaz genele bakıyorum.


İlk olarak hazıra alışmışlık almış yürümüş lan. Eli tornavida tutan adam yok. priz takmaya vida sıkmaya tamirci çağırılıyor. Ufağıkene bi sopadan kağıttan bişeyden oyuncak yapma sen, alınan oyuncakları paylaşma, bilgisayarda flash oyunu oyna, televizyonda görülen herhangi birşeyi hemen empoze et kendine falan, ama nereye kadar? nereye kadar böyle dışarıdan empozeyle şekillendireceksin kendini.


Sorsan herbiri eğitimli okumuş kültürlü v.s v.s. hatta ve hatta kolaylaşması neticesinde yurtdışı yapmış gelmiş. Üniversite bitirenler falan. Bi kere üniversite salak olsan bitiyor. sınavlara girmen yeterli. öyle oturup çılgın atmak falan gerekmiyor. en fazla 2 sene uzar gene biter. Peki sen gerçekten mezunmusun dersen o zaman şüphelerim oluşur. Erasmus derler bir tantana türedi misal. Hiçbir boka yaramadığı hususunda ciddi iddialarım var. Avrupa Birliğiyle dahi kapışırım. Şehir dışında okumak mantığıyla gidilen yurtdışı üniversite olduğunu iddia ediyorum. Work and Travel dediğin bildiğin 3. dünya ülkesi vatandaşı muamelesi görmek adına gidiyor, üzerine para veriyor, bildiğin maraba gibi çalışıyor.


Tüm bu durumlar Vasıflı dünya vatandaşı olma yolunda atılan adımlardan mütevellit ama baktığın zaman, örfi değer, ahlak, biz gibi olma özelliklerini kaybediyor gençlerimiz. artık gençliğinin sonunda görüyorum kendimi. bizim 15 yaşında övündüğümüz şey, şu albümü dinledim, bu filmi izledim, şuraya gittim iken şimdi içki içtik, bu hocaya küfrettim trip attımlara gelmiş bunun düzeyi.


Adamı evde bırakıyorsun mesela, iki yumurta kırmaktan bi makarna haşlamaktan ekmeğin arasına salam kaşar yatırmaktan aciz. Ama sorsan çok iyi içiyor hepsi. Sarhoş olduğumuzda etraftan mümkün mertebe saklanmak isteyen bizdik, onlar sarhoşluğu övünerek ve gülerek anlatıyorlar. burada bir parantez açayım; içki içtiğin yerden veya oturduğun masadan yürüyerek ayrılabilmek, vasıf olanıdır.


Farkındayım, blogumu okuyan veya takip eden herkes, bunun klasik bir bizim zamanımızda geyiği olduğunu düşünüp öf püf çekecek bana. Ama kendini kıçını toplamaktan aciz gençleri görünce gerçekten ben üzülüyorum. Kendi işini kendi halletme mevzuunu tamamen mevzuculuk olarak kabul etmiş, anne babalarına zırt pırt rest çekip sıkışınca diplerine girdiklerini görünce, gerçekten üzülüyorum.


Liberalleşmiş toplumumuzda, değerlerin, çizgilerin, özgürlük adı altında çiğnenmesi sinirlendiriyor beni. Ülkesini oturduğu muhitten ibaret sanan genç sivilceler, patlamaya hazır bir bomba gibiler...


Okuyun ya da okumayın, ben isteyen okusun diye yazıyorum zaten ama, direnç eşiğimiz düştü. Her anlamda sağlıksız, çelimsiz, beceriksiz bir yeni nesil olmaması adına da hep dualarım sürecektir.Zira herşey kullan at oldu gençlerimizinde öyle olmasını istemiyorum. Değer ihtiva etmesi çok önemli. Erişimin kolaylaşmasında hiç hesapta olmayan bir sıkıntıydı bu belkide. Herşeyi o kadar kolay elde ettiki insanlar, sonrasında dana boku gibi orta yere bırakması çok kolay oldu. En basitinden bir müzik CDsinden tutunda, sevgililere kadar. Kimsenin birbirine muhtaç olmadığı, minnet duymadığı bir dünya oluştu ve bu gerçekten çok kötü..




SÇS ÖPTM KİB
Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa